İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nca FETÖ/PDY’nin Zaman gazetesindeki medya yapılanmasına yönelik soruşturma tamamlandı. 21’i tutuklu, 1’i firari, 30 şüphelinin 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Şüphelilere ‘Anayasal düzeni silah zoru ile değiştirmeye teşebbüs’, ‘TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlamaları yöneltildi. İddianamede özetle şu ifadelere yer verildi:
‘OKURYAZAR OLMASINA GEREK YOK’
“Her büyük bölgenin bir ‘Zaman gazetesi sorumlusu’ bulunmaktadır. Bu kişinin görevi, mütevelli esnaf üzerinden gazeteye abone bulmak ve abonelerin takibini yapmaktır. Tiraj önemli olduğu için gazetelerin okunup okunmadığının önemi yoktur. Hatta bir kişinin gazeteye abone olması için ‘okuryazar’ olmasına dahi gerek yoktur. Abonelikler yıllık yapılır. Abonelikleri iptal etmek mümkün değildir. Ev imamları, her öğrenciyi abone yapmakla mükelleftir. Hatta bir dönem, zorunlu abonelik Sızıntı dergisi için de söz konusu olmuştur.
FETÖ/PDY medyası, 2013’ten itibaren FETÖ/PDY’nin eylemleri ile eşzamanlı olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve hükümetine, kişi, kuruluş ve kurumlara karşı açıktan saldırıya geçmiş, basın ve ifade özgürlüğünün sınırlarını aşarak devlet sırlarını ifşa etmiş, ulusal güvenliği tehdit edebilecek beyanlarda bulunmaya başlamıştır.
MEDYAYI SİLAH OLARAK KULLANDI
1990’lardan itibaren medya alanındaki faaliyetlerini artıran FETÖ/PDY, medyayı adeta bir silah olarak kullanmak suretiyle bilgi kirliliği ve manipülasyonlarla algı oluşturarak sistemli bir şekilde toplumu yönlendirmeye başladı. Yurtdışında muhtelif ülkelerde faaliyetlerde bulunan FETÖ/PDY bilhassa ticari yatırım yaptığı ve eğitim çalışmaları yürüttüğü ülkelerde medyanın gücünü kullanıyor, Zaman gazetesi de örgütlenme aracı olarak kullanılıyordu.
2002 Genel Seçimleri öncesinde herhangi bir siyasi partiye açık destek vermeyen FETÖ/PDY yayın organları, iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri ile ilk dönemlerde açıktan karşı kaşıya gelmekten kaçındı. AK Parti Hükümeti’nin, FETÖ/PDY’nin gizli faaliyetlerini öğrenerek bu faaliyetlere son verebilmek maksadıyla harekete geçmesi üzerine örgüt medyası basın özgürlüğü ile çizilen sınırları çiğneyerek açıktan hükümete yönelik saldırılara başladı. Zaman gazetesi FETÖ/PDY içi iletişimde önemli bir role sahip olup örgütün adeta sözcüsü idi.
YÖNETİCİLER ‘KUKLA’ DURUMUNDA
Medya ile ilgisi olmayan, bu saha hakkında yeterli bilgisi bulunmayan ve dolayısıyla ‘üst akıl’ tarafından daha kolay yönlendirilebilecek ehliyetsiz şahıslara FETÖ/PDY medya organlarının yönetimlerinde görev verilmiştir. Bu sayede yönetim kurulu üyeleri ve hatta yöneticiler kukla durumunda kalmışlardır.
Suç işlediği tespit edilen ve dikkat çekmeye başlayan Zaman gazetesi yöneticileri, FEZA Gazetecilik bünyesinde yapılan görev değişiklikleri ile kızağa çekiliyordu. Örgüt medyası bir taraftan yönetim kadrosuyla hücreler arasında doğrudan iletişim aracı olarak kullanılmış diğer taraftan yalan, yanlış ya da çarpıtılmış haberlerle oluşturulmak istenen algı ile kamuoyu tahrik edilmek ve kışkırtılmak istenmiş, görevini yapan kamu görevlileri hedef haline getirilmeye çalışılmıştır. FETÖ/PDY, sembolik darbe mesajlarını medyası aracılığıyla tabanına iletmeyi, orduyu tahrik etmeyi ve bu şekilde kamuoyunu baskı altında tutmayı amaçlamıştır.”
‘FETÖ’YE HİZMET İÇİN ZEMİN HAZIRLANDI’
Savcı İsmet Bozkurt tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheliler Mümtazer Türköne, Ali Bulaç, İbrahim Karayeğen, Ahmet Turan Alkan, Mustafa Ünal, Şahin Alpay, Nuriye Ural (Akman) Lalezar Sarıibrahimoğlu, Orhan Kemal Cengiz, İhsan Duran Dağı’nın FETÖ/PDY medya organlarında köşe yazarlığı yaptığı belirtildi. İddianamede yazı başlıklarının ve yazılarından seçilen kısımların ‘cımbızla çekilip alınmadığı’, konjonktürel ve tarihi perspektifle bakıldığında bu yazılardaki ifadelerin ‘mecaz’ ya da ‘metafor’ olarak izah edilemeyeceği ifade edildi. Ulusal güvenliği tehdit edebilecek, toplumsal barışı ve asayişi bozabilecek beyanlarda bulundukları, askeri darbe çağrısında bulunmaktan çekinmedikleri, örgütsel hedef ve amacı tamamlayan yazılarla örgüt hiyerarşisi içerisindeki görevlerini yerine getirdikleri öne sürüldü.
İddianamede, başlangıçta özellikle “İslami kesime yönelik yalan haberleri çürütmeye ve doğru haber yapmaya yönelik bir yayın politikası” izleyen Zaman gazetesinin, 1987 yılı içerisinde FETÖ/PDY önde gelenlerinden Alaeddin Kaya tarafından satın alındığı belirtilerek şöyle denildi: “Kaya ile birlikte örgüt liderinin yakın çevresinden Dr. İsmail Büyükçelebi ve Abdullah Aymaz yayın politikalarını belirliyordu. Bu da FETÖ/PDY ile doğrudan bağlantılı olmayan isimlerin Zaman gazetesinden ayrılmasına ve bu gazetenin tamamen FETÖ/PDY’ye hizmet edecek bir yapıya sahip olmasına zemin hazırladı.”